HAYATIMI ADADIM

Birlikte Güzeliz / 25-26 Mart 2023 /

25-26 Mart 2023| Cumartesi - Pazar


Bugün için heyecanlıyım. İçim kıpır kıpır olsa da dışardan görünmeyecek kadar da rahat ve telaşsız. Çünkü önümüzdeki iki gün birlikte vakit geçireceğiz. Bu yüzden evden çıkmadan önce ihtiyacım olan ne var ne yok aldım. Bunlara şampuanım ve diş fırçamda dahil.. En son yılbaşı gecesini birlikte geçirmiştik. (Olaylı bi gündü benim hastane işlerim. Ve gece yarısı olup yeni yıla girilirken, biz arabada yoldaydık . Değişik bir kutlama hali. Tabii öncesinde yemekte olanlar, sevgilimin bana yaşattığı hisler bir yıl yeter de artardı bile. Romantik bir yemekti.. Başka bir yazımın konusu olur. ) O gün bugündür buluşmalarımız hep saatlik veya günü birlik oluyor. Aradan geçen yaklaşık üç aylık zaman sonucunda havaların iyi olması, bahçedeki elektrik ve suyunda gelmesi, yararımıza olacak ki tam olarak fikir nasıl çıktı hatırlamıyorum ama iyi ki de çıkmış. İkimiz için de farklı bir deneyim olacak. Şöyleki bir insanla dışarıda yani  kafede, parkta, restorantta ya da sinemada zaman geçirmekle ;sınırları çizilmiş ve metrekaresi ölçülmüş bir kapalı kutunun içerisinde vakit geçirmek arasında fark var. Ben bu yaptığımız küçük kaçamakları çok yerinde buluyorum. Sonuçta ileride bir ömür yaşayacağım ve aynı yastığa baş koymayı düşündüğüm ve hayal ettiğim insanı asıl görmem gereken yerde tanımak, beni ona daha da yakınlaştıracaktır. İleride olması muhtemel sorunları karşılıklı olarak görüp, şimdiden çözüm arayışında olmaya ve nasıl bir iş bölümü olabileceğini anlamaya yardımcı olacaktır. Ve bu kadar yakın olmak elbette karşı tarafın iç dünyasına yakınlaşmayı da beraberinde getirecek ..Bu da altta yatan düşünce tohumlarını görmeyi, perdesiz olarak duyumsamayı ve duyguların şeffaf hissedilmesine katkı sağlayacaktır.

Sabah arabadayım.. eve geçmeden önce yapılacaklar var. Öncelikle sanayiye gitmeli. Geçenlerde, Mert yolda giderken önüne çıkan köpeğe çarpmış. Neyse ki köpekte görünen bir rahatsızlık yok. Arabanın sol sis farı yanmıyor.. bunu ustaya göstermemiz lazım. Erken saatler, istikamet sanayi.  Midemiz kazınmış olacak ki ev yemekleri satan yerde bulduk kendimizi. Mercimek çorbası içiyoruz sıcak mı sıcak. Orada çalışan abi ile fikir alışverişinde bulunuyor şimdi.. elektrikçiyi nerede bulabilirim bir iki tane isim zikretti. Biz de birini bulma ümidiyle çıktık. Fakat kapalıydı. Başka bir yer olsun o zaman. Yeni açılan bir dükkan..orada yaklaşık bir on beş dakika kadar sürdü işlem. İş tamamlandı. Buradan çıkalım. Foruma gidelim de alacaklarımızı oradan alalım.. vardık giriş kapısından girdik, güvenlik görevlisi kadınla göz göze geldik, kapalı lafını duyduk duymadık çıkışa yöneldik.
Saat onda açılıyormuş. Bu ilk kez başımıza gelmiyor. Nedendir bilinmez unutuyoruz her defasında.
Markete uğrayacağız ya Ova ya Ada Gross ikisinden biri. Hep alışveriş yaptığımızdan farklısı olsun bu sefer. Ada Gross'un dışındayız. Çilekleri gördüm güzelmiş alınabilir. biraz doldurdu poşetime manavcı abi.
İçeri girdik, dolanıyoruz. Tezgahın üzerinde camın içerisinde ev mantısı var. Bi taraftan da alınıp paketlenenler. Mert'in orda çalışan kızla diyaloğu.. taze midir sen de yiyor musun.. kız da işe yeni başladığını söyledi. O yüzden daha hiç tatmadığını dile getirdi. Ama oraya gelen müşterilerin talep ettiğinden bahsetti. Eğer mantıyı aldıktan sonra bize bir şey olursa gelemeyiz, olmamışsa yaşıyoruz bir şey olmadı demek için gelmiş oluruz gibisinden  birtakım esprili konuşmalar geçti ve mantıda alındı. Şimdi buzdolabı tarafındayız. Yoğurt alacağız. Sevgilim kaymaklı yoğurdun kaymağı güzel oluyor onu alalım diye tutturdu .. O kısma bakan çalışan bi içeri gitti geldi, depoda  olmadığını söyleyince mecbur normalinden aldık. Zeytin gördük yeşil olandan alalım. Kahvaltıda yeriz. Bence bunlar bize yeter. Yolda yeriz diye de son bir iki ürün ;ben bademli, sevgilimse double çikolatalı dondurma aldı. (Aldığımız dondurma çubuklarından çıkan şifreyi gönderince araba çekilişine katılım sağlanıyormuş. Hediye olarak verdikleri araba üzerine biraz konuştuk. Bize çıksa ne yaparız gibisinden..Bende daha sonra şifreli  göndermek için çubukları arabanın torpidosuna koydum.) Erimeden arabada yiyiverdik hemen. Yolumuzun üzerinde başka bir market oradan meyve suyu, cips, ıslak mendil vs ihtiyacımız olan şeyler. Alkol alacak mıyız . Hayır. Tekel bayiini geçiyoruz. Nerden estiyse aklına araba sürmeyi öğreteyim mi diye sordu . Biraz isteksiz halim, zor görünüyor.. koltuğa geçtim birkaç deneme. Ha oldu ha olacak arabayı stop ettiriyorum. Yoldayız yanımızdan da hafriyat kamyonları geçiyor. Başka bir zaman daha uygun bir ortamda öğretirsin dedim. Kısa süren heyacanım son buldu. Yolda giderken sevgilimin askerde yaşamış olduğu olaylar.. konu giydikleri kıyafetler ve ayakkabı seçimleri. Kendisinin orda da kendini belli ettiğini görüyorum ki. Diğer askerlerden farklı bot seçimi yapmış. Uzun vadeli düşünüp, geleceği öngörmüş. Her zamanki gibi zekasını konuşturmuş. Canım sevgilim benim.
Ve bahçeye geldik. En dıştaki kapı. Bu sefer sen aç dedi. Koştum hemen anahtarı kilide soktum. Biraz çevirdim zorlanmadan açıldı ve demir kapıyı iteklemek fazlaca enerji gerektiriyor. Tüm gücüm ve kuvvetimle ittim. Şimdi tamamiyle açılmıştı..Mert eşiği geçtikten sonra geri kapatma zamanı. Bu daha kolay. Bindim, burada bırakmayı düşündüm yürüyerek gelirsin gibi bir cümle.. şuradan şurası zaten yürümeyi de seviyorum bana fark etmez. Arabadan inerken bir sürü poşet hepsini ben taşıyacağım elim doldu ki nasıl.. öyle ya da böyle taşıdım. Yerleştirme faslı, sobayı yakacağız. Kim yaksın. Bu sefer de sen yak dedi Mert. Ben de denerim diyerek harekete geçtim. Dışarısı biraz rüzgarlı.
Üzerimde çok müsait değil. Çıkardım sobanın kovasını dışarda yere külünü boşaltacağım. Ama rüzgar var zorlanıyorum. İçinde kalan tozlar uçuşuyor. Sevgilimde kapıda durmuş beni izliyordu. Öncesinde de içeri geç beni izleme vs dedim..Neyse bir şekilde boşalttım geldim. Kapının önündeyim şimdi.. hala izliyor. O sırada kömür dolduracağım ama. Yapamadığımı (torba biraz ağır) görüyor. Ama yardım da etmiyor ve öylece durup birkaç saniyede zihnimden geçen düşünce benimle alay ettiğiydi .  (Çünkü ben o iş yaparken başında çok durmamaya özen gösteririm. İzlersemde rahatsızlık vermeden şu anki durumdan farklı olarak baskı hissettirmeyerek yaparım.) O sırada bir gerginlik oldu. En son bırak ben yapayım filan dedi ama.. iş işten geçti.  Doldurdum dolduramadım derken işimi hallettim içerideyim. Ama verdiğim tepki biraz fazla gelmiş olacak ki aramız biraz pütürlü. Öyle ya da böyle biraz zaman geçti.
Kahvaltı vakti ben evden getirdiğim cevizleri kırmakla uğraşırken Mert de marketten aldığımız hindistan cevizlerini kırıp, meyve suyunun pipetini takıp bana verdi. Tadı çok güzeldi. (Bu şekilde doğal olarak hatırladığım çocukken içmiştim. O zaman ağzımda buruk ve bayat bir tat bırakmıştı. Bende o günden sonra içtiysem de dışardan paket içerisinde katkı maddeleri konmuş haliyle tüketmişimdir.) Daha sonrasında onları kırıp içlerini bıçakla güzel bir şekilde dilimleyip, ara ara eliyle bana yedirmek  suretiyle tabağa koydu. Hazırlıklarımız devam ediyor.. sobamız yanarken sevgilim de yumurtaları tavaya kırdı. Onu pişirdi. Evden getirdiğim baharatlardan da üzerine biraz koyduk Daha sonrasında ben ekleme yaptım tabii. Tabaklarımızı hazırlamıştım, meyve sularımızı kadehlere doldurdum. Ve birlikte ilk günün kahvaltısı. Ben ortalığı toplayım derken.. Mert in canı çikolata istiyor. Görünürde almamışız. Ben bir dışarı çıkıp geleyim dedi. Onun öncesinde mantı suyu kaynıyordu ya Mert tek gidip gelecekti. O sırada ben de havuç taratoru yapmıştım. Mantıları suyun içerisine atma ve daha sonrasında soslama görevini ben üstlenecektim. Ya da birlikte çıkacaktık mantı işini o halledecekti. (Hayatında ilk defa mantı yaptığını sonradan öğreniyorum. Ama öyle bir profesyonellik ki yine, geçen piknikte  mangal başındaki hali gibi kendini gösterdi. Ne yaptığından emin. Nasıl yapıldığı hakkında tereddütsüz. Öyle ki ara ara bak bunun üzerine bu tahta kaşığı koyarsın ki taşmasın gibi mutfak tüyolarıda veriyordu.)
Hazırladıklarımızın ağzını kapattık. Hemen hazırlanıp çıkıyoruz. Ve şehre indik. Bu tabiri kullanıyorum. Bir anda ıssızlıktan, insanların ve arabaların seslerinin kulaklarımıza geldiği yere inince böyle bir his bastırdı. Tatlı satan bir dükkan gördük. İçeri girdik.. bugün bir kutlama var herhalde. Mert pastaları görünce şundan olsun diyerek kararını vermişti bile. Üzerine de hayatımı adadım yazdırdı. Yenilebilir bir gofret üzerine. Dükkan sahibi ile küçük bir pazarlık. Bu ilk kez geldiğim lakin güzel karşılandığımız dükkandan çıkma vakti. İlerde bi kalabalık. Züccaciye dükkanın önündeyiz, girdik içinde dolanıyoruz. İşimize yarar bir şeyler var mı diye bakındık. Tekrar dışarı çıkalım ve bir halı pikniğe gittiğimizde kullanabiliriz. Fiyatı da uygun. Lakin arka kısmı sıkıntı. Şöyle ki biz bunu arabada katladığımızda her seferinde dökülme ihtimali var. Arabanın için temizlemekte kolay değil ki bu görevi Mert üstlendiği için bir anlık hayal etti ve almaktan birlikte vazgeçmiş olduk. Yürüyoruz markete girdik birkaç tane alacak bir şey varmış olacak ki elimiz yine dolu. Üzerinde ingilizce yazı baskılı su mataraları vardı. Aralarından hangisini alalım diye karar vermeye çalışıyoruz. Neticede ikimiz de aynı şeyi almış olduk. Çıktık burdan. Canım bu sefer döner çekti diyen sevgilime, yolda giderken dönerci arıyoruz. Yolun karşı tarafında bulunan dükkanı görünce, o tarafa geçtik. Şimdi  içerideyiz. Karnımız doydu ki nasıl. Dönüş yolu ve evdeyiz. Pasta kesme vakti. O sırada videomu çeken sevgilim,  bu videoyu paylaşmayacağını dile getiriyordu.. Yediğimiz pasta enfesti. Mert'in bunu çıkartmamız gerekiyor diye ayırmaya çalıştığı şeyinde yenilebilir çikolata olduğunu görünce  düşüncem netleşmiş olduki, malzemeden çalmamışlar. Hakkını vermişler, tadından da ödün vermeyerek. Mantı sosu yapma işlemi sevgilimde. Zaten her şey hazırdı.
Üzerine dökülecek..masaya taştı biraz ama sileriz. Yemek yeme faslı tamamdır. Gerçekten bu sefer ağzıma kadar doydum . Akşam mı oluyor ne.. Benim internet üzerinden satın almış olduğum.. evde kullanırken de tellerini birbirine karıştırdığım ama daha sonrasında sevgilime getirdiğimde  uzun uğraşlar sonrasında, dolaşıklığın tamamını çözdüğünü gördüğümde yaşadığım o şaşkınlık ve bunun üzerine Vay be diyerek bu konularda iyi olduğunu düşünmemi sağlayan o olay. O küçük ışıkları perdelere takmıştı bile. Ama elektrik olmadığı için yandığını  daha hiç görememişti. Gündüz biraz yaktı. Akşama olduğunda tekrar yakmak için koltuğun üzerindeki kabloyu tuttuğumda, kablonun ucunda bulunan prize takılan yer kırlentin arkasında olduğu için çıkmış bulundu. Nasıl yapacağız diye hemen Mert'e döndüm . Uğraştı.. ben ara ara tuttum  yardım etmeye çalışıyorum. Elimden pek bir şey gelmiyor tabii. Ha oldu ha olmadı. En son bantla çözüm bulmaya çalıştık ve yanıyor mu yanıyordu. Ara ara değince gitse de görünürde normaldi her şey. Ne izleyelim Mert'in bilgisayarında yüklü olan filmler baktık. Bazıları izlediğim, bazıları adını ilk kez duyduğum filmlerdi. Ben seçimimi yaptım. Inception izleyelim. Mert daha önce hiç izlememiş. Ben de ilk kez lise yıllarımda izlemiştim. Üzerine birkaç kez daha izlemişliğimde var. Bilim kurgu olmasının bizi sürükleyeceğini düşünerek.. bakalım sevgilim çözebilecek mi, anlayabilecek mi kafasında soru işaretleri olacak mı, bana mı soracak gibi cümleler zihnimde ortaya çıkmışken. Açalım biraz izledik. Birazdan yeni bir soba mevzusu patlak verdi. Olay şöyle gelişti. Sevgilim, içeri soğuk oldu diyerek sobanın içine karton atmak istedi. Bende mutfaktayım. Görüyorum olan biteni. Ama öyle bir attı ki üzerinde bulunan demir kapak tam kapanmadığı için bir anda duman  oldu içerisi. Pencereleri açmaya yeltendim. Açtım da.. ne yapabiliriz işte  ben bu kapağı tamamıyla açacağım dedi
Biraz bekledikten sonra yapacaklarını sıraladı. Ben de üzerini kapatması gerektiğini ifade ettim. Baktım tartışıyoruz. Ve bir yere varamayacağız. Tamam sen işini yap ben içeri geçiyorum gibi bir cümle kurdum. Ve içeri geçtim. Arka odadayım, ışığı açtım.
Ara ara Mert çağırdı.. biraz uğraştı öndeki pencereler açık ama duman kokusu bulunduğum odaya kadar gelmişti. Ben de hava almak amacıyla kendimi camdan dışarıya bakarken buldum. Zifiri karanlık görünürde hiçbir şey. Ne ses ne görüntü. O sırada biraz düşüncelere daldım. Daha sonra koltuğa oturdum ve geçenlerde  yaşadığım bazı olaylar geldi. Konudan tamamıyla bağımsız. Farkındayım ama nedense zihnimi meşgul etmem gerekiyor gibi kendimi zorlamış bulundum. Mert beni içeri çağırdı. Üzerime onun montunu giymemi söyledi.. derken aradan zaman geçti ve tekrar beni çağırdı. İçeride duman kalmamıştı. Üzerinin kokup kokmadığını sordu. Ben de biraz var diyince, dışarı çıktı ve arabaya gidip ordan parfümünü alıp eve geldi. O kısa zaman diliminde ben de durumu nasıl ele almam gerektiğini düşünüyordum.
Yanıma geldi. Biraz sarıldık. Bana sinirli olduğunu ve bir daha böyle bir şey yapmamam gerektiğini söyledi. Sabahki olayı da konuştuk. Ben anlattım o dinledi.. (Seni üzdüm evet. Orda tek başına bırakıp içeri geçmek yanlış bir davranıştı. Ya da geçerken ki üslubum iyi değildi.. Sonrasında özür diledim.)
En son artık birlikte film izliyorduk.. senaryodaki olayları çok çabuk anladı ve bağlantı kurdu.. şaşırdım haliyle ve geç olmaya başladı. Mert'in uykusu da geldi yavaştan.. şimdi içerisi de soğuyacak. Nerede yatacağız sorusu.. Ardından gelen yatma faslı.
Gece ara ara uyandım.. buna rağmen güzel bir uyku çektim.

Ertesi Gün
Evin içerisine dolan gün ışıkları beni uyandırmaya yetti bile. Tabii öncesinde çalan alarmları duymadım diyemem. Onlar küçük birer bildirim gibiydi. Açtım her yeri, oksijenle dolarken yaşam alanımız.. gerçekten kelimelerimin kifayetsiz kalacağı bir manzara karşımdaydı. Başka bir ülkedeymişim gibi hissettiren, naif bir hava. Bol oksijen ve tepeden tırnağa her yerime dolan huzur. İşte burada akıyordu zaman. Bu sefer sobayı ben halledeceğim. Dışarıda rüzgar olmadığı için düne göre daha kolay hemencecikte yaptım. Sobayı da yaktım. Şimdi sevgilime masaj yapma vakti. Kendisi çok uyuyamamış..
İkinci günün kahvaltısı için, dünden kalan ve buzdolabına koyduklarımızı yiyelim dedi..  tekrar yemek yaparsak bunlar kalacak eve götürmesi zor..diyerek mantığını konuşturdu ve bunları şimdi kalktık.
Bilgisayarda oyun oynayalım.
Eski tarz klavyenin üç dört tuşuyla oynanan. Ama çok zevkli. Bi ben bi o ve kazanıyoruz. Koyunları karşıya geçirmeyi başarıyoruz. Şimdi napalım biraz film mi..
Ben biraz hava almak istiyorum. Yürüyelim mesela..
Salonu bir güzel topladım . Mutfak tezgah üzeri çok az dağınık.. çıkalım bakalım.  Arabada gözlüğüm nerde sorusu.. Evde hiç takmadım. Ama getirdiğimden de eminim. Çantam biraz karışık. Neyse olmadı sonra alırım kaldıysa da evde. Biraz yürüyelim demiştim ya Mertte beni Kanuni Parkına getirmiş yürümekten kasıt, başladığımız yere 5 dakika içinde geri geliyoruz öyle bir yürüyüş platformu var. Neyse ki onunla her yer güzel park ya da bahçe fark etmez.
Bi tur attık. Bana yetmedi ama napalım.. Bindik arabaya ne yiyelim hamsi olabilir. Paket yaptıralım. Sizin orada yeriz. Bana uyar. Yan tarafta bulunan tarla güzel görünüyor. Mor bir şeyler var. Acep ne olaki onlar. Geçenki geldiğimizde bunlar yoktu. Sonradan öğrendim kırmızı lahanaymış. Birkaç fotoğraf çektim ve burda paylaşacağım fotoğrafta da yerde bir tane güvercin varmış. Sonradan fark ediyorum. Dışarı çıkalım, ayakta yiyelim mi şimdi bir hamsi balık ekmek.. Arkaya da şarkı açalım. Hayat şaşırtır hep zaten.. rüzgar esiyor fazlasıyla açık bir ortamdayız. Sağda solda rüzgarın hızını kesecek hiçbir şey yok. Burda da Güzel vakit geçirdim. Sonrasında yer yemez hemen arabaya geçtik.
Batmakta olan güneş sevgilimin  yüzüne vuruyordu.. gelecekte nasıl bi hayat istiyoruz mevzusu. Çalışmanı istemem..biz erkekler şöyle düşünürüz. vs vs..

Ve uzun bir günün ardından dağıldık evlerimize .
Sonrasında yaşanan... aynı anda birbirimize mesaj yazmamız ve başka bir mesajda da aynı kelimeleri kullanmamız..Birlikte geçirdiğimiz zaman ;bizi aynı anda aynı şeyi yapmaya sürükledi. Senin de mesajında yazdığın gibi.
Sen ben oluyorsun, bende sen... Biz birlikte güzel oluyoruz...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top