HAYATIMI ADADIM

Dopdolu Bir Gün / 9 Nisan 2023 /


09.04.2023 |Pazar
Altı buçuğa doğru beni telefonla aradı.
Bugün sınavım var. Normalde tek gitmeyi düşünüyordum. Sevgilimin içi el vermemiş. Aklım sende kalır diyerek beni götürmek istediğini söylemişti.. Yolda olduğunu ve beni almaya geldiğini haber verdi. (Öncesinde havaalanına halasını bırakacaktı. Bu yüzden bu kadar erken dışardaydı.) Arabaya bindim beni beklerken satranç oynamış.. zamanımız var öncesinde sınav yerinin konumunu haritadan açtık. Yaklaşık yarım saat kırk beş dakika kadar süren yolculuğumuzun sonunda gideceğimiz yere vardık. (Öncesinde üniversite binasının bahçesinin içerisine girdik. Güvenlik görevlisi arabadan çıktıktan sonra bizi uyarmak için yanımıza yaklaşıyordu. Madem içeri alınmıyor o zaman kapıda bekleyip en başta bize izin vermemesi gerekiyordu diyerek sevgilim birazcık yükseldi ve gerildik. Herhangi bir olumsuz durum yaşanmadan arabaya geçtik ve oradan hızlı bir şekilde çıktık. Ben sevgilime hak veriyorum. Karşı tarafında kendince öne sürebileceği gerekçeleri olabilir. Yine de görevinin başında durup yapması gerekeni yapsa böyle olmazdı.)
Park yeri bulamıyoruz. Benzin istasyonuna girdik. Mert burada mı beklesem diye düşünüyordu.. sonrasında markete girdik ve orada beklenemeyeceğini öğrendik. Yolun yan tarafına park ettik. İnelim biraz buraları keşfedelim .Önce bir yerde oturup kahvaltı yapalım dedik. Yer arayışındayız. Daha ileride açık kafe görünmüyordu. O zaman daha yeni önünden geçtiğimiz yere girelim. Oturduk bir masaya içerisi sakindi.. dekorasyondan hatırladım ben buraya daha öncesine bir arkadaşımla kahve içmeye gelmiştim. Ne yesek ki.. Menüyü inceledikten sonra.. ben ıspanaklı sevgilim de sucuklu gözleme sipariş etti. Sevgilimin yaklaşık beş altı yıl önce başından geçmiş bir olay var.. bana anlatıyordu. Gözlerim açık bir şekilde onu dinlerken başrolünde olduğu olayda sonucun iyi bir yere bağlanmış olmasına gerçekten sevindim. Bazen Mert'in hayatı ile ilgili çok fazla bilmediğim şey olduğunu düşünüyorum ki farklı mekanlarda anlattığı ve daha öncesinde hiç bahsi dahi geçmeyen konuları birbiriyle güzel bağdaştırıyor aslında. Bunu bilinçli olarak yapmıyor tabii. Şöyle ki o mekana birlikte ilk defa gitmiştik. Mert'in anlattığı hikayede ilkti ve bütünleşmiş oldu benim zihnimde. Siparişimiz gelene kadar de sohbete devam.. Sınava kadar nerede bekleyeyim, nasıl yapalım.. sen eve mi geçersin, ben eve geçer uyur muyum yoksa buraya gelir oturur muyum gibi sorularla fikir alışverişinde bulunduk. Buradan çıkma vakti saatin ilerlemesi neticesinde müşterilerde gelmeye başlamıştı. İçerideki sesler artmış, gelen giden hareketliliği yükselişe geçmişti.
Bankamatikten para çekelim yanımızda nakit bulunsun diyerek işimizi hallettik. Yolun karşı tarafına geçip arabaya varacağız. İlerledik buralarda ne varmış diye de bakınmaya devam ediyoruz sağa sola.. bir yemek dükkanı dışında da bir anne ve iki yavru kedi. Görünce hemen fotoğrafladım. Sevgilim onlarla uğraşmamdan pek haz etmese de bu birkaç dakikalık anı yakalayıp poz alma sürecinden sonra arabadayım. İçerisi sıcaktı benim bulunduğum tarafa güneş vuruyordu. Ön camı kapattık.
(Sevgilim yorgun tabii sabahın köründe kalkmak kolay değil. Bi hafta sonu var dinlenip yenileneceği. Uykusuz ve bitkin. Ona sarıldım bi süre. Yapmış olduğu hareketler bi film karakteri gibi. O kendi evet bi aşk kahramanı değil. Olmaya da çalışmıyor. Ama benim gözümde Love Man. Beni kadınsı ve baş tacı hissettiren.. Onun bana olan jestleri bir araya geldiğinde küçücük zaman diliminde yer farketmeksizin kendisine olan bağlılığımı ve hislerimi harlandırıyor .Yine öyle oldu.. )
Vakit doldu zaman geldi. Sınav yapılacak okul bahçesinin önüne kadar bana eşlik etti.
Bir hayli kalabalık buralar. Arabalar vızır vızır geçiyor yan taraftan. Gürültü fazlasıyla. Aramızda geçen küçük diyalog.. Benim modumun yüksek olması. Ve başarılar öpücüğü.. Önümüzdeki yaklaşık 3 saat boyunca ben içerde ter dökerken, sevgilim de kahvaltı yaptığımız kafeye gitmiş. Orada bilgisayarını açıp kolasını yudumlarken biraz takılmış. Daha sonrasında da beni almak için okulun önüne gelmiş. Çıktım sağıma soluma bakmadan arabanın olduğu yer zihnimde, hızlı adımlarla yürüyorum. Arkamdan gelen biri var.. birlikte yolun karşısına geçtik. Yemek yemeye.. yol kenarında bilindik bir cadde ismi. Sürekli duyduğum için böyle ifade ediyorum. Yemeğimizi burada yedik. Garsondan rica ettik. Bizim fotoğrafımızı çekti. Orada insanlar peçetelere duygu ve düşüncelerini yazıp sonrasında da cam masanın iç kısmına yerleştiriyor. Gelen müşteriler de bunları okuyarak zaman geçirmiş oluyor. Eğlenceli geldi.. aldım kalemi kağıdı önce sevgilim yazdı sonra ben. Buradan AVM'ye geçelim.. biraz orada zaman geçirmeli. Birkaç mağazaya girdik, çıktık. AVM'nin arka kısmında bulunan bir alan var. Daha önce hiç görmemiştim burayı. Kimsecikler yok ve orada bir bank var. Mert yorgun olduğu için burada dinlenebiliriz ..O dizime başını koydu . Onunla oynarken bi başka tatlı geldi gözüme ve değişik bir hisse kapılıverdim. Kıvırcık saçları ve zeytin gözleriyle bana bakıyordu.. onu sadece sevme hissi sardı her bir yanımı ve gittikçe daha da köpürdü. Dilime yansıdı, oradan davranışlarıma. Dışarıdan bakan birisi için fazlasıyla ilgili alakalı görünüyordum. Her ne kadar çevrede kimse olmasa da. Benden çıkan o sevgi enerjisinin birileri tarafından farkedilmemesi imkansızdı. Duvardaki şeyin kamera mı yoksa basit bi lamba mı olduğu konusunda küçük bir şaka.. Bir ara Mert görüntülü olarak annesini aradı. Birkaç dakika kadar konuştuk.. bana sınavın nasıl geçtiğini genel olarak neler yaptığımızı sordu. İçeri geçelim, oyun oynayabiliriz. Acaba bowling mi oynasak. Ama benim çok isteğim yok gibi.. bir de fiyatı biraz tuzlu geldi. Starbucks'ın önünden geçiyoruz. Buraya şu an için girmek istemiyoruz. Çünkü Mert normalde kahve seven bir insan değil. Her içtiğinde de midesi bulanıyor. Bu bir kere ya da iki kerede olmadı. Ben de her ne kadar kahveye hayır diyemesem de.. birlikte içmedikten ve anı paylaşmadıktan sonra çok da keyifli olmaz . Artık benim mahallemize geçme vakti. Yol kenarına durmuş araçlar.. birkaç kadın yeşil alanda ot arayışı içindeler. Bi ihtimal bizde bulabilir miyiz diye bakındık ama elimiz boş döndük geri . Ne ben ne Mert anlamıyoruz hangi bitki alınır, yenir.. Bu da bize küçük bi aksiyon oldu. Asıl yerimizdeyiz. Saygı dizisini bitirmek üzereyiz.. son bir buçuk bölüm kaldı. Gelen geçen kimse yok. Ön camımız ağaçlık bir bahçeye bakıyor. Dizimizi açtık. Yanımıza da cips kovamızı aldık. Ve tabii ki çikolatalarımız.. dizi beni biraz duygu karmaşasına buladı. Şöyle ki karakterlerin yapmış oldukları, hikayede beni yer yer hüzünlendirdi. Gözümden yine yaş aktı ve sonunda çıkartılabilecek derslerin olduğu bir sahne bitiş. Vay be dedirtti bana. 16 bölümlük bir diziyi sevgilimle birlikte baştan sona izleyip bitirmiş olmak müthiş bir duyguymuş.
(Bu deneyim, bana hayatta şöyle bir cesaret de veriyor. Gideceğim dar kolay ya da uzun ve zor yollarda yanımda bulunan arkadaşımın bana hep eşlik ettiğini ve son ana kadar edeceğini düşünmek arka planda rahatlatıcı. Aynı zamanda ona karşı gerçekliğine inandığım duygularımı besleyen bir tarafı var.)
Dizi bittikten sonra üzerine biraz konuştuk. Analizler yaptık. Karakterlerden şunun yerinde olsam ben böyle yapardım.. Sen nasıl düşünüyorsun gibi bir zihin jimnastiği.. İşte şimdi en yakın arkadaşıma kanka vurgusu da eklendi ve belli ki bu hep böyle devam edecek. Her seferinde başka bir etiket lakin hep 'benim' ön ekiyle.

Eve biraz erken geçelim.
Saat 8 gibi evdeydim.
Dolu dolu gün işte bugün.
Deneyimlemiş olduğum kısa zaman aralığında bana eşlik etmiş olan canım sevgilim teşekkür ediyorum sana.
Hayatı yaşamak seninle ayrı bi keyifli..
Yol seninle anlamlı.
Hep güzel olalım. Hep iyi olalım.
Hep birlikte olalım.
Olur mu ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top