HAYATIMI ADADIM

Bitti Derken / 4 Mart 2023 /

Sabah 6 da beni ara uyandır. (Böyle durumlarda alarm kurmadan birkaç saat önce ara ara uyanırım ve o zamanın gelmesini beklerim) Onu aradım. Sesim biraz kötü.. Normalde bugün saat 8 için anlaşmıştık. Ama o sabah yollarında boş olmasıyla hızlı geldi. (Boş durmamış sağdan soldan karton toplamış.. mangal için) Bende hazırlanıp evdeki durumdan istifade ederek çıktım.
Moralim bozuk, modum düşük. Bu hafta için planladığım yemekleri yapamadım. (Halbuki tarifiydi, malzemesiydi herşey hazırdı.) Getireceğim kekide abim bana sormadan yemiş. Kalan kısımların altı biraz yanmış. Getirdim getirmesine ama durumlar böyle..
Bugün Mogan Gölüne piknik yapmaya gidiyoruz. Daha önce hiç gitmedim. Buraya karar vermeden önce bir liste yapmıştım. İlk dörtte Mogan, Kurt Boğazı Barajı, Soğuk Su Milli Parkı, Çamkoru Tabiat Parkı vardı. Aralarında yorum puan ve uzaklık bakımından bizim için en optimal olanı seçtim. (Normalde Mert Mavi Göl'e gitmek istiyordu. Bildiği yerden şaşmak istemiyor. Bense yeni yerler keşfetme isteğindeyim. Benim dediğim oldu. Çokta güzel oldu.)
Çıktık yola. Araba içine takılan bir buzdolabı varmış. Geçen gün bunu alıyım mı diye sormuştu..Bende çok soğuk şeyler tüketmiyoruz. Yazın belki su için gerekli olabilir. Sen bilirsin demiştim. Bi baktım elinde bana gösteriyor küçük bir kutu. Meğersem babası daha önceden almış. İç kısmı küçük olduğu için pek kullanamamış, evde duruyormuştu. Görünce şaşırdım. Çünkü bana attığı fotoğrafta büyük görünüyordu. En fazla bir tane küçük kutu kola alabilir ya da shot bira..
Mert'in oturduğu mahalleye geldik.
Çörek Fırın Kafeye oturduk. Kahvaltımızı yaptık. Şimdi az ilerde bulunan mangallık malzeme ve et satan yere geldik. Burdan mangal kömürü, tel ızgara, maşa, yelpaze.. et ve köfte aldık.
Ve artık çıkabiliriz yola. İstikamet Mogan Gölü. Yolda giderken arabaların hareketleri beni nedense geriyor. Sanki her an önümüzde kaza yapacaklarmış gibi geliyor. Bi ara Mert ani fren yaptı. Nasıl korktum.. yanlışlıkla olmuş. Neyse ki yolumuz saatler sürmedi. Gölbaşına giriş yaptık. Önce markete uğrayıp birkaç bir şey aldık. Sonra da masa almak için yol kenarında bulunan mobilyacılara göz gezdirdik. Şöyleki sandalyelerimiz var. Masa olarakta küçük ve mümkünse katlanabilir olmalı ki arka bagaja sığsın. Bir yerde bulur gibi olduk. Çalışan abi getirdi küçük plastik bir masa. Üzerinde yazan fiyat yüz yirmi sonradan etiket yapıştırılmış, altta yazan fiyat ise altmış. Hal böyle olunca Mert almak istemedi. Ordan çıktık.. Ve şimdi Mogandayız. Piknik yapılacak alan için arabayla biraz dış kısımdaki yoldan devam ettik . Sabah olması nedeniyle kimsecikler yoktu. Bir iki yer doluydu sadece. Bizde yanında çeşmesi önünde manzarası olan en güzel yeri seçtik. Arabadan getirdiklerimizi masanın üzerine dizdik. Sevgilim hazırlıklı gelmiş. Üzerinde gömleği, içinde mangalcı atleti, altında da eşofmanı.. Biraz kuruyemiş biraz limonlu kek atıştırırken.. güneş bulutların arasından bize eşlik etti bi süre. Hadi kalkıp biraz yürüyelim dedim. Bi tarafımda göl bi tarafımda sevgilim.. hava mis. Benden mutlusu yok. Az ilerde çimenlerin üzerinde Pamuk Prenses'in heykelini gördük. Biraz daha yaklaşınca 7 cüceden sadece 5 inin olduğunu farkettik. O sırada sevgilim bir senaryo kurdu.. ama nasıl gülüyorum.. tam bir komedi show. Geri dönelim yürüyüşümüze, bu seferde gölün üzerinde bulunan biraz yüksek alana oturmuş olan güvercine benzeyen ama tam olarak cinsini bilmediğim iki tane kuş bu seferde onları seslendirdi.. (Biri dişiymiş, diğerine arkasını dönmüş.. güya trip atıyor. Aralarında geçen konuşmalar neler neler..) Şimdi yerimize geri geldik. Bi ara arkadaşım aradı bi konu var danışması gereken. Onunla konuştuk.. Bu sırada insanlar yavaş yavaş gelmeye başlıyordu. Güneş bulutların arkasına geçti.. bugün için hava yağmurlu gösteriyordu.. umarım yağmaz diye içimden geçirirken.. Mert mangalı yapmaya koyuldu. Ve aldığı etleri pişirmeye başladı.. sanki kırk yıldır bu işi yapan bir insan gibi ustalıkla yakmadan, yüzümüz gözümüz duman olmadan herbir şeyi halletti. Piknik için önceden aldığı bir set vardı. Ordaki kapları ve bardakları sağ tarafımızda bulunan çeşmede yıkarken, bir gözümde sevgilimdeydi. O an hayatın sadece gördüklerimizden ibaret olduğu düşüncesine kapıldım. O anın zihnimde fotoğrafını çektim. Nasılda işine odaklıydı. Dikkatle ve özenle uğraşıyordu.
Şimdi hazırlananları yeme vakti..
Ve bir hayli doyduk. Biraz fotoğraf çekinelim şimdi ise bayağı kalabalıklaştı ortalık.. gitme vakti. İyi ki gelmişiz dedik. Güzel vakit geçirdik. Mert yanımızda getirdiğimiz kartonları yan tarafta bulunan aileye verdi. Dönüş yolundayız.. geçenki girdiğimiz Çitlekçiye yine girdik. Bu sefer çeşit çeşit lokum aldık. Yolda gelirken biraz yedik çok şekerliydi.. Mert sevdi ama. Ve benim mahalleme geldik. Sevgilim yorulmuş.. Yatağı şişirip üzerinde oturalım.. Bana 'sen şimdi beceremezsin ben yapayım..' gibi bir cümle kurdu. Bende bu duruma alındım tabii sonra hemen özür diledi.. Ben yinede duramadım. Bagajdan yatağı ve şişirme pompasını bir hışımla çıktım aldım. Şimdi ön tarafa gelmiş. Bir elimde şişirme pompası diğer elimde yatağın altına koyduğumuz kısmı.. havayla şişiriyorum ki ben öyle sanmışım. (Kapak kısmını tam açmadığım için aslında içine hava gitmiyormuştu) Ön koltukta oturan sevgilim yanıma gelip o öyle değil diyip gülünce ben bu sefer kendimi kötü hissettim. (O an için arka planda, beni üzmek veya benimle dalga geçmek gibi bir amacının olmadığının farkında olmama rağmen..) Şu an ne dediğimi hatırlayamadığım şeyler söyledim sesimi yükselterek ve ağlamaya başladım. (Duygularımı bu denli sere serpe yaşıyor olmak.. Beni de şaşırtıyor.) Ve o an ilk Mert söyledi sanırım eve bırakayım mı seni.. birkaç kez tekrar etti..Bende evet dedim. Hızlı bir şekilde toparlandık. Birkaç dakika sonra bizim evin oradaydık. Dışarı çıktı kapıyı açtı. Ben de çantamı ve birkaç eşyamı alıp arabadan indim. Şimdi eve doğru yürümeye başlamıştım. Ben giderken arabayla yanaştı ve gözlerimin içine bakarak artık seni sevmiyorum dedi..ve bi daha buraya gelmeyeceğini dile getirdi. Bende gitme dedim.. O ise seni şu an burdan alsam bile bu durumu değiştirmeyeceğini söylüyordu.. Ben daha fazla dayanamayıp geri arabaya bindim. O bana sinirli ben ona kırgın.. Forumdaki Starbucks'a geldik. O masaya bilgisayarını kurarken bende kahvelerimizi aldım. Bi tır oyunu açmıştı. Girişteki şirket ismi kısmına Seda Mert Lojistik yazdı.. şimdi biraz oyun oynarken bi taraftan da kahvelerimizi içiyorduk. Çocukken araba oyunları oynadığımdan bahsettim. O da hemen bi tane açtı..Önce birkaç kez oynadı. Yarışta hepte birinci geldi. Şimdi sıra bendeydi önce bir alışmaya çalıştım tuşlara, haritadan takip ediyordum.. tabii birinci olamadım.. oyun içinde araba bi yere çarpıp kendi etrafında dönmeye başlayınca, zaman halen olmasına rağmen ben pes ettim. Kaldığım yerden o devam etti. .(Sevgilimle ilk defa bilgisayardan oyun oynadık.)
Şimdi toparlanıyoruz.. seni eve bırakayım mı diye sordu.. cevabım hayır. Bu sefer yeni bir yer arayışı içine düştük. (Bizim yerimizde amcalar toplanmışlar bi şeyler içiyorlar.)
Mahallemdeki yüksek yerlere çıktık ara kısımlara girdik. Bi hayli dolandık. Ama nafile bulamadık. En son başka yollardan geçip aynı yere çıkıp aynı aracı görünceye kadar farketmemişim ne dolanmışız ama . Mert nihayetinde geniş bi alana arabayı çekti.
Önce biraz konuştuk, birbirimizi üzdüğümüzü dile getirdik. Ve sarıldık..akşam olmuş hava kararmıştı. Bi video çektik. İlerde izlemek için. Bugün bi kutlama var.. torpil patlatıyor sevgilim. Bir tane iki tane üç tane derken.. Benim karnımın ağrısı şiddetlendi. Tekrar Avm ye geldik.. bi kendimize gelelim elimizi yüzümüzü yıkayalım. Çıktıktan sonra sevgilim bana hediye almak istediğini söyledi. Birkaç tane mağaza gezdik. Gömlek giyer misin giymem. Tişört çok sportif. Kazak alsam yaz geliyor. Ceket alıyım işe girince kendim alırım. Ayakkabı.. ihtiyacım yok. Çocuk reyonuna gidelim dedi. Beni bir hayli minnak görüyor sevdiceğim. Orda satılanların bana olmadığını gördü.. Zaman kısıtlı olduğu için çok gezemedik. Şimdi benim eve girmeme yaklaşık bi yirme beş dakika var. Bugün olanları konuştuk. Geçen annesine teşekkür etmek için aramıştım. O sırada ona ne diye hitap edeceğimi bilemediğim için ıı demek durumunda kaldım. Durumun farkında olduğunu ve beni anladığını söyledi. Deneyimlerimizi aktardık. Onun için ne anlam ifade ettiğimi söyledi..Ve ben indim bu sefer harbi eve gidiyorum biraz yürüdüm. Mert arabayla yanaştı;
" Seni artık sevmiyorum demiştim ya,
Seni gerçekten çok seviyorum."

Bugün benim için dopdolu ve unutulmaz bir gündü.
Film sahneleri gibiydi bazı bölümler.
Başrolde sen ve ben.
Bitti derken.. tam eve gidip hüngür hüngür ağlamaya kendimi hazırlamışken, bambaşka bir şey oldu tahmin dahi edemediğimiz.
Ve kayıtlara geçti.. gelecekte izlenmek üzere. Belki de izlendi bile. Kim bilir..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top