HAYATIMI ADADIM

Toprak Yağmura / 11 Mart 2023 /

Bugün biraz erken buluşuyoruz . Dünden kalan küçük bir konumuz var. Saat 7.30'a geliyor..  Arabadayım, kahvaltı yapalım nereye gitsek, canın ne istiyor senin, börek olabilir. Birkaç yere bakalım, açıksa alırız maalesef kapalı. Levent börek iyidir ve açıkta. Ama sadece kıymalı satıyormuş. Ben de  istemedim. Ara ara uğradığımız Victoriaya gittik. Buranın salebi çok iyi. Tatlılarda birçok yere göre daha iyi. Patatesli böreklerimizi aldık. Gel gelelim kasaya, aldığımız 4 tane börek bilmem kaç lira tuttu. Şöyle ki burası daha çok tatlı üzerine yoğunlaşmış bir dükkan. Fazla börek çeşitleri de yoktu. Bir daha gelir miyiz hiç sanmam. Çıktık arabayı park ettiğimiz yere kadar yaklaşık üç beş dakika kadar yürüdük. Nerede yiyelim sorusuna cevaben, ben durup sadece yiyeceğime odaklanmayı tercih ediyorum. Mert'e ise fark etmiyor, araba sürerken bile gayet de tadını ala ala yiyebilir. Uzun zaman önce keşfettiği bir yer vardı. Orayı arıyor. Binaların arasında tepede manzarası olan bir yer. Aşağı iniyoruz yukarı çıkıyoruz bulamadık derken son bir ara sokak ve manzaranın olduğu yere arabayı çekti. Dışarı çıktık soğuk rüzgar esiyor. Onun planı, bagajdaki sandalyelerimizi çıkartıp hava ala ala oturmak . Ama en iyisi kapalı ve sıcak olsun arabanın içi iyidir. Böreğimiz ve yanında meyve suyumuz kahvaltımız tamam. Dizi veya film izleyelim ama tablet görünürde yok. Evde olabilir mi sorusu üzerine Mert'in evine gittik. Tabii erken saatler olduğu için evdekiler uyuyor. Kız kardeşini aradı. O bize kapıyı açtı. Ben de kapı girişinde bekliyorum. İçerde aradı taradı ve bulamadı. İnelim belki arabadadır.. Meğersem çantanın içine koymuş. Boşa geldik buraya kadar. (Şöyle bir olay oldu.. Sevgilim girişte bulunan güvenlik ablaya bi ara sövüyordu. Ne olduğunu ilk anlamadım. Sonra açıkladı bana. Tabii bu onu haklı yapmaz. Geçenlerde o kadını arabayla gideceği yere kadar bırakmıştık, bende yanlarındaydım ve bana Mert'in ailesini övüyordu gayet neşeli ve samimiydi..
Sonrasında arkamdan benim hakkımda birtakım şeyler söylemiş. Mertte bu yüzden artık selam vermeyi bırakmış ve ona karşı tavır almış. Bu olayı ben yaşasam aynı şekilde davranırdım.
Onun dışında bu tarz konulara takılmamayı küçük yaşlarımda öğrendim. İnsanların yüzlerine söyleyemeyeceklerini arkalarından söylemek en kolay ve en rahat yol.
Herhangi bi kızgınlığım veya kırgınlığım yok. Yazıyorum ki ilerde unutmak istemiyorum.)
Her zamanki yerimizdeyiz yolun kenarındaki o gizemli yer.. bir şeyler izlemeden önce sarılalım ve bu kadar erken kalkmanın getirisi olarak da uyku bi hayli bastırdı. Ben gözlerimi kapattım, koltukta döndüm arkamı yatıyorum. Sevgilimde o sırada arkadan bir müzik açtı. Yaklaşık bir on dakika gittim diye hatırlıyorum. O sırada aklımda birisi var iyi bir anne, iyi bir eş kendimi düşündüm. Biraz da kıyasladım sanırım. Ben yapabilecek miyim gibi bir sorgulama içerisine girdim. O sırada  gözlerimden birazcık yaş süzülüverdi. (Hayallerimle ve isteklerimle çakışıyor gibiydim. Kendimi gelecekte sıkışmış hissettim.) Sonra telefonum çaldı içinde bulunduğum ruh halinden sıyrılıp kendime geldim. Başımı onun bulunduğu tarafa döndürdüm ve gözlerimi onun gözlerine bakarken buldum. O tarifi olmayan güzel hisse büründüm. Belki kelime olarak bir karşılığı vardır lakin ben bilmiyorum. Kirpiklerimdeki yaşı gördü neden bu durumda olduğumu sordu ve elleriyle gözlerimi sildi. Ara ara böyle oluyorum aklıma olanlar veya olacaklar geliyor duygulanıyorum. Ben de biraz biraz anlattım. Öğle yemeği yemeye gidelim diyerek AVM'nin yemek katında bulduk kendimizi. Şimdi onun sevdiği yerdeyiz (Bu konuya dikkat edeceğimi söylemiştim. Her seferinde benim istediğim yerde yemek zorunda değiliz.) Yemek yerken o karşımda oturuyordu.  (Ortamda bulunan bir çocuk, sesleri hala zihnimde, babası susturamıyor, orada bulunduğumuz süreç içerisinde bizi bir hayli rahatsız etti.) Sonrasında durumu anladık ve yemeğimizi yedik. AVM'den çıkmadan önce markete uğrayalım. Alalım çerez, kuruyemiş.. (Tabii ben sağlıklı beslenme düşüncesi altında; içinde katkı veya koruyucu maddesi olan ürünleri almak istemiyorum. Bi ara alkollü ürünlerin olduğu rafa geldik. Alalım mı gibi bir soru, şöyle ki Mert ile tanışmadan önce alkol kullanımım fazlaydı. Bu sene için şöyle bir söz verdik. Tüketmeyelim. Tabii geriye dönüp bakınca yılbaşında ve kendi doğum günümde içtiğimi saymazsam bu sözüme sadık olduğumu söyleyebilirim.)  Birkaç çikolata aldık ve AVM'den çıkış. Tabletimiz yanımızda bir şeyler izleyelim uzun zamandır Saygı dizisini izlemiyoruz. İlk birkaç bölüm izlemiştik ama araya başka aksiyonlar girdi, izleyemedik. Kaldığımız yerden devam o zaman . İki bölüm izledik, gayet akıcıydı. Aslında şunu fark ediyorum. Birlikte değişik tarzda film izlediğimiz zamanlar olmuştu. Genelde ortalarına bile gelmeden sıkılıp uyumuşluğumuz çok. Böyle hareket dolu, polisiye içerikler bizi alıp götürüyor kitleniyoruz ve soluksuz izleyebiliyoruz. (Bundan sonraki izleyeceğimiz içerikleri seçerken bu hususa dikkat edeceğim.)
Biraz da sohbet konu, anne ve baba olmak, çocuk yetiştirme konularına geldi. Ona düşüncelerimden bahsettim. O da beni herhangi bir şekilde yargılamadı. Bana olumlu yaklaştı. Nasıl  bilmezsin gibi bir tavır sergilemedi. Gayet anlayışlı bir şekilde anlattı bilgilendirdi. (Onun bu huyunu çok seviyorum. Tane tane, yormadan olabildiğince açık anlatmasını.)
Sonra bana anlatmış olduğu ama sonrasında aklıma takılan sitemizle ilgili bazı sorular vardı. Onları sordum. Geçmişle ilgili bir takım konuları konuştuk. Geçmiş ilişkisini önüme çok açık bir şekilde sermesi beni biraz ürkütmüyor değil. Ama bu şeklide davranması da aslında yaptıklarının arkasında olduğunu, gizlisinin saklısının olmadığını da gösteriyor.
Bir süre anlattıklarını zihnimde oturtmaya çalıştım. Açık bir kapı bırakmak istemedim. Çünkü artık aynı konuları konuşmaktan da sıkılmıştı bunu farkediyordum. Her ne kadar bana sorgusuz sualsiz bu konu nezdinde açıklamalar yapsa da ona sorduğum geçmişe dair sorular rahatsız ediciydi.. arka planda öyle olmadığını önümüzdeki birkaç gün sonra teyit edecektim . Yani suyun üzerinde herhangi bir dalga yoktu, her şey olması gerektiği gibiydi. Fakat içten içe öyle değilmiş. Bakalım birkaç güne neler olacak.. Şimdi dönüş yolundayız. Mezarlık ziyaretinde bulunalım. Yolumuzun üzeri.. akşam hava aydınlık ve karanlık arasında bir renkteyken, biz mezarlıktayız ve konuşuyoruz. Mezarların arasında insanların yürümesi için yapılan küçük dar bir yol var. Yukarı doğru, yol başlangıcına kadar olan yere yürüyelim. İnsanların isimlerine, yaşlarına, ölüm tarihlerine bakarak gidiyoruz. Her bir mezar taşının önünde durup üzerine kendimizce değerlendirme yapıyoruz . Şu tarihte ölmüş, şu kadar yaşamış.. ikili mezarlar vardı birisi dolu ve birisi boş önce kim gitmiş.. şimdi eşi ne yapıyor acaba.. bu sorularla aramızda farklı bir bağ kuruluyordu o farkında değildi. Hayattaki gerçeklikler sıralamasına ilk olarak koyabileceğim ölümü konuşuyorduk.. Bu benim için ayrı bir boyuttu. Sonuçta her insanla  konuşmuyorum değil mi..Ara ara güldürdü beni, mezarların sahiplerinin gelip gelmemelerine, onların nasıl bir hayat yaşadıklarına ve nihayetinde hayatın kısa olduğu sonucuna varırken hava kararmıştı.. bu deneyim, içimde onunla olan farklı bir bağın düğümünü atmaktaydı. Şimdi benim mahallemin güzide yerinde..dışarıda yağmur yağarken son bir bölüm daha izleyelim..  Madem bu kadar gerçeklikten bahsettik, biraz da bu zamana kadar insanoğlunun çözemediği, kafa yorduğu ama bir türlü elle tutulabilir gözle görülebilir bir sonuca ulaşamadığı konular üzerine sohbet edelim.
Mert'in çocukluğuyla ilgili anlatmış olduğu.. yalnızken ben şöyle düşünürdüm. Bu yüzden buna inanıyorum cümleleri.. aynı fikirde buluştuğumuzu görmemi sağladı.
Zaten genel inanışını biliyordum. Anlattıklarıyla da bana yakın olduğunu görüp pekiştirdim. Evrensel konuları bu denli samimi şekilde konuşuyor olmak gerçekten benim için büyük şans..  aynı fikirde olduğum, aynı yönden baktığım en yakın arkadaşım canım sevgilim.
Dışarıda zifiri karanlık, yağmur damlaları cama şıp şıp düşerken.. birazcık ürktüm (Benim tersime.. O daha korkusuz ve cesur. Bu farklılığına çekiliyorum. Kendisi gibi olmamı istiyor.) Şimdi ise benim evime daha yakın bi yerdeyiz. Ayrılacağım ama yağmur beni bırakmak istemiyor. Belkide biraz daha vakit geçirmemizi istiyor .. Şiddetlendi ve arabada beklemekten başka çarem yoktu. Ona bir türkü açtım. Yıllar önce izlediğim belgeselde duyduğum ve ara ara da dinlediğim..
Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
diyordu.

Dinledik beraber aynı hislerdeyiz. Dışarda yağmur olanca hızıyla yağmaya devam ederken, etraf karanlık. Gerçeklik sardı her bir yanımı. Kulağımda sesler, yanımda sen. Toprak yağmura, ben sana
aşık oldum yeniden.
Ve uzun zamandır ilk defa saat onu çeyrek geçe evdeydim..

Dolu bir gün geçirdik ama bir kere de durup fotoğraf çekilmemişiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top